Bir Atasözü Öğrenelim!

İt Yal (Yemek, Aş) Yediği Kapıyı Bekler:

(Türk) İyilikbilir, vefalı kimse, iyilik gördüğü insanı yada kurumu sever. İnsanlar, kendilerine iyilik yapanları ister istemez sever, sayar ve onların hakkını korurlar.

ATASÖZÜ ARAMA


       
Sende Yolla Hata Bildir!



ATASÖZLERİ SÖZLÜĞÜ


1000 millik yolculuk basit bir adımla başlar:  

(aborjin) bir işin zorluğu önemli değildir. başlamış olmak, o işi bitirmek için yeterlidir.

A Adamcık Adamcık, Çayda Kaldı Bardacık:  

Yerilen, küçümsenen; acınan kimseler için kullanılan bir atasözüdür. Daha çok "Bu işler senin bildiğin gibi değil, senin aradığın burada bulunmaz" anlamında kullanılır.

Aba Altında Er Yatar:  

(Türk) Kişiler giyim kuşam ile birbirlerine ilk ithamlarını gerçekleştirirler. Ancak kişi iyi giyinimli diye iyi biri yada kötü giyinimli diye kötü biri olmayabilir. Hiçbir zaman önyargılı olmamalı, insanları tanımadan giyiniş yada görünüşlerine göre düşünmemeli, daha erdemli olmalıyız.

Aba Altında Sultan Yatar:  

Görünüş, insanı aldatabilir. İnsanları kılık kıyafetlerine bakarak değerlendirmek son derece yanlıştır. Çok değerli bir kişi, iyi olmayan basit ve ucuz giysiler içinde olabilir. Çok şık kıyafetler içinde de kişiliği beş para etmez kişiler olabilir.

Aba da Bir Diba da Giyene, Güzel de Bir Çirkin de Sevene:  

(Türk) Giyinebilen ve yakıştıran kimseler için ucuz ya da pahalı giysi pek anlam ifade etmez. Sevmesini bilen kişiler içinde güzel ya da çirkin farketmez, durum hep böyledir. Çünkü seven insanın yüreği karşısındakini güzel görür, beğenir. Elbise yada mal içinde önemli olan kullanılan malın niteliği değil, o malı işleyen kişinin karakteri veya niteliğidir. Çünkü yapmasını bilen, becerikli insanlar için yaptığı işin düzeyi ve konumu başarısını engellemez.

Aba Dervişin, Kebe Çobanın:  

Çevremizdeki eşyalardan her birinin bir kullanım yeri, zamanı ve onu kullanan kişiler vardır. Bu yüzden herkes kendine gerekli olanı alıp kullanmalı. Söz gelimi eskiden dervişler yünden dövülerek yapılan kalın ve kaba kumaştan önü açık hırka; çobanlar ise keçeden yapılmış kolsuz ve dikişsiz üstlük giyerlerdi

Aba Vakti Aba, Yaba Vakti Yaba Alan Yanılmaz:  

(Türk) Herşey zamanında alındığında ihtiyaçlarımızı giderir. İhtiyacımız olmayan birşeye gereksiz olarak masraf yaparak, farklı ihtiyacımızı almazsak hataya düşer, sıkıntı çekeriz. Gereken zamanda gereken ihtiyacını alan insanlar asla yanılmazlar; sorunla karşılaşmazlar.

Aba Vakti Yaba, Yaba Vakti Aba Alınır.:  

(Türk) Kişi, kendisine gerek olan şeyleri vaktinden önce ve ucuz olduğu zaman satın almalıdır. Yazın aba, kışın yaba satın almak gibi.

Aba Zamanı Yaba, Yaba Zamanı Aba Alınır:  

Kişi, kendisine gerek olan şeyleri vaktinden önce ve ucuz olduğu zaman satın almalıdır. Yazın kışlık almak, kışın yazlık almak her zaman karlıdır.

Abanın Kadri Yağmurda Bilinir:  

(Türk) Bir şeyin değeri ona çok ihtiyaç duyulduğu zaman anlaşılır. Örneğin, hasta olunca sağlığın, meşguliyet arttığında boş vaktin kıymeti daha iyi anlaşılır. Bolluk zamanında fazla önemsenmeyen iki dilim ekmek, kıtlık zamanında kıymete biner.

Abanın Kadri Yağmurlu Günde Belli Olur:  

1- Daha önce kıymetsiz gibi görünen bir çok şeyin, kullanım zamanı geldiğinde değeri artar. 2- Her şeyin bir değeri vardır. Bir şeyin gerçek değeri (kadri) ise, ona gerçekten ihtiyaç duyulduğunda ortaya çıkar.

Abanın Kıymeti Yağmurda Bilinir:  

1- Daha önce kıymetsiz gibi görünen bir çok şeyin, kullanım zamanı geldiğinde değeri artar. 2- Her şeyin bir değeri vardır. Bir şeyin gerçek değeri (kadri) ise, ona gerçekten ihtiyaç duyulduğunda ortaya çıkar.

Abdal (derviş) Tekkede, Hacı Mekke`de Bulunur:  

(Türk) Hemen herkesin ilgi duyduğu bir alanı, kendine özgü bir işi vardır. İlgi duyduğu alan ya da iş neredeyse kişi de orada bulunur.

Abdal Abdala Çatmayınca, Kasnak Boyuna Geçmez :  

(Türk) Bu atasözünde abdal kelimesi "görgüsüz, kaba kişi" anlamında kullanılmaktadır. Doğal olarak bunların kavgası çetin olur. İki kaba insan aralarında bir münakaşaya tutuştuğunda haksız olan iki taraftan birisi kazanır ve bunun cezasını ikiside çekerler. Durum böyle olduğunda aralarına girmemeli, onların bu münasebetsizlikten ders almaları beklenmelidir.

Abdal Abdalın Ne Onduğunu İster, Ne de Bulduğunu:  

Abdal demek, gezgin ve dilenci kişi demektir. Abdalların hayat şartları zordur, bir ömür oradan oraya geçimlerini sağlamak için gezinirler, diğer abdalların da kendilerinden önce gelip bir şeyler elde etmesini, edinmesini istemezler. Çünkü ona sunulan şeylerin kendisine verilebileceğini düşünür. Benzer biçimde hayatta olgunluğa erişmiş kişiler kendi rızkına razı olurken, sosyal seviyesi eşit birçok insan birbirlerini çekemezler.

Abdal Abdalın Ne Umduğunu, Ne Bulduğunu İster:  

(Türk) Abdallar gezgin ve bilir kişilerdir. İstediklerini zor elde ettikleri için ve gereksinimleri için ömrü boyunca savaştıklarından birbirleriyle sık sık görüşme, paylaşma olanakları yoktur. Bu yüzden erdemli ve çalışkan kişiler birbirlerine ait olan dünyalıkları kıskanmazlar, teklif edilmediği sürece beklemezler, istemezler.

Abdal Ata Binince Bey Oldum Sanır, Şalgam Aşa Girince Yağ Oldum Sanır:  

(Türk) Kimi görgüsüz ve eğitimsiz kimseler bir rastlantı sonucu lâyık olmadıkları önemli bir işin başına geçseler ya da bir mevki elde etseler, aptalca davranmaya, o yerin adamı gibi görünmeye ve böbürlenmeye başlarlar. Dahası, bunun kendi hakları olduğunu da ileri sürerler.

Abdal Ata Binmiş, Bey Oldum Sanmış:  

Bazı eğitimsiz ve görgüsüz kişiler hak etmedikleri hâlde önemli bir işin başına geçseler ya da bir mevki sahibi olsalar, bulundukları yeri hak etmiş gibi davranmaya, böbürlenmeye ve çevresindekileri insanları küçük görmeye başlarlar.

Abdal Ata Binmiş, Kendini Bey Sanmış:  

Bazı eğitimsiz ve görgüsüz kişiler hak etmedikleri hâlde önemli bir işin başına geçseler ya da bir mevki sahibi olsalar, bulundukları yeri hak etmiş gibi davranmaya, böbürlenmeye ve çevresindekileri insanları küçük görmeye başlarlar.

Abdal Düğünden, Çocuk Oyundan Usanmaz:  

(Türk) Kimi insanlar yaptıkları işten zevk duyarlar ve onu bırakmak istemezler; bu işi sürekli olarak, tekrar tekrar yapmaktan da hiç bıkkınlık duymazlar.

Abdal Tekkede, Hacı Mekke'de Bulunur:  

Hemen her insanın ilgi duyduğu bir uğraşı, dünya görüşü, zevkleri, kendine özgü bir düşüncesi vardır. Bir kişiye ulaşmak istediğinizde, ilgi duyduğu şeyler neredeyse kişiyi oralarda bulabilirsiniz. Ayrıca kişi, kendi yetişme tarzına, görüş ve düşüncelerine uygun ortamlarda yaşarsa mutlu olur. Yabancısı olduğu ortamlarda yaşaması sıkıntılı olabilir.

Abdala Kar Yağıyor Demişler, Titremeye Durmuşum Demiş:  

Varlık ve bolluk içinde yaşayanlar için bir sıkıntı konusu olan durum, yoksulluk ve sıkıntı içinde yaşamakta olan kişi için kaygı verecek bir şey değildir. Yoksulluk ve sıkıntı içinde yaşayıp eziyet çekmekte olan kimseler, karşılaşacakları zor şartlardan endişe duymazlar. Çünkü onlar bu şekilde zorluklarla yaşamaya alışıktırlar.

Abdala Malum Olur:  

(Türk) Abdal halk arasında Allah'a yakın ve ermiş, bilen derviş olarak anılmaktadır. Bu kişilerin daha yaşanmadan olayları sezdiği ve haber verdiği yaygındır.

Abdala “kar yağıyor” Demişler, “titremeye hazırım” Demiş:  

(Türk) Yoksulluk ve sıkıntı içinde yaşayıp eziyet çekmekte olan kimseler, karşılaşacakları zor şartlardan endişe duymazlar. Çünkü onlar bu şekilde yaşamaya alışıktırlar.

Abdalın Arkadaşlığı Yol Görününcüye Kadardır:  

Çıkarı dolayısıyla size yakınlık gösteren kişi, çıkarı söz konusu olduğu sürece dost görünür. İşini yürütecek başka yollar bulunca sizinle ilgisini keser.

Abdalın Dostluğu Köy Görününceye Kadar:  

(Türk) Çıkarı için yakınlık gösterip dostluk kuran kimse, beklediği yararı elde ettikten, işini yürütecek başka yollar bulduktan sonra sizinle olan ilişkisini keser.

Abdalın Dostluğu Köyü Görene Kadardır:  

Çıkarı için yakınlık gösterip dostluk kuran kimse, beklediği yararı elde ettikten, işini yürütecek başka yollar bulduktan sonra sizinle olan ilişkisini keser.

Abdalın Karnı Doyduktan Sonra Gözü Yoldadır:  

Çıkarlarını ön planda tutan kişilerin dostlukları ve arkadaşlıkları o kişiden umdukları şeyi elde edene kadardır, işleri biter bitmez onları bir daha arayıp sormazlar. Bu durum bir Tanrı misafiri olarak bir evde yemek yiyen gezginci dervişin yoluna devam etmek istemesine benzer. O da, devamlı gezdiği için, bir uğradığı yere bir daha uğrayamaz ve görüşme orada biter.

Abdalın Karnı Doyunca Gözü Pabucundadır:  

(Türk) Çıkarcı kimsenin arkadaşlığı işi bitinceye kadar sürer. Sadece kendini düşünen insanla ne hayat arkadaşlığı yapılır nede bir gaye için birlikte çalışırlır. Böyle kimseler kendini tatmin olmuş görünce hemen insanı terkederler.

Abdalın Yağı Çok Olursa Gah Borusuna Çalar, Gah Gerisine:  

(Türk) Varlıklı, ama akılsız ve hesapsız kişi, malını gereksiz yerlere harcar, telef eder. Bu paranın nasıl ve ne emeklerle kazanıldığını da bilmiyorsa; o parasını helak eder, zarar edecek işlere harcar, yarınlarını asla düşünmeden hepsini tüketir. Bu gibi erdeme ulaşmamış para ve dünya malı sahibi insanlar hem yemesini bilmedikleri gibi harcarlar, hemde kimseye yararı olmayacak şekilde saçıp savururlar.

Abdalın Yağı Çok Olursa Hem Borusuna Çalar, Hem Gerisine:  

Akılsız kişi, herhangi bir şekilde maddi varlık elde ettiğinde malının kıymetini bilemez ve değerlendiremez. Sahip olduklarını boşa harcayıp heba eder.

Abdalın Yağı Çok Olursa Hem Borusuna Sürer, Hem Gerisine:  

Akılsız kişi, herhangi bir şekilde maddi varlık elde ettiğinde malının kıymetini bilemez ve değerlendiremez. Sahip olduklarını boşa harcayıp heba eder.

Abdest Müminin Silahıdır:  

Abdest, Allah'ın emri olan namaz için bir hazırlıktır. İbadet için abdest alan kişi de Allah'ın emrine uyduğu için maddî ve manevî kötülüklere karşı silahlanmış olur.

Abdestsiz Sofuya Namaz Dayanmaz:  

(Türk) Kişi bir işe başlamadan önce o iş için ne yapması gerektiğini kafasında iyice planlayıp ona göre düzgün bir şekilde yapmalıdır. Gerekli şartlar yerine getirilmezse yapılan işte bir hayır görülmez. Bir işin nasıl yapılacağını bilmeyen kişi o işi yaparken çaba sarf etmeden, baştan savma yapar. Her zaman planlı ve programlı olmak daha iyidir.

Abdestsiz Sofuya Namaz mı Dayanır:  

Abdest almak namazın zorunluluklarından biridir. Bir işin nasıl yapılacağını bilmeyen kişi, işin ehli için çok zor olan ve zaman alan işleri çok basit görür kısa sürede, baştan savma yapar, çok iş yaptığını düşünen acemi kişi aslında işi yaptığını ve daha çok iş halledebileceğini sanır. Yani kurallara, koşullara uyulmadıktan sonra bir sürü iş yapılabilir.

Abdestsize Namaz Dayanmaz:  

Abdest almak namazın zorunluluklarından biridir. Bir işin nasıl yapılacağını bilmeyen kişi, işin ehli için çok zor olan ve zaman alan işleri çok basit görür kısa sürede, baştan savma yapar, çok iş yaptığını düşünen acemi kişi aslında işi yaptığını ve daha çok iş halledebileceğini sanır.

Aç (arık) At Yol Almaz, Aç (arık) İt Av Almaz:  

(Türk) İş gördürülen kimselerden verim umuluyorsa onlar aç, yoksul ve zaruret içinde bırakılmamalı, her yönden tatmin edilmelidirler.

Aç Aç İle Yatınca, Arada Dilenci Doğar:  

(Türk) Karı ve koca evlendiklerinde ikisi de fakir olursa, bu kişilerden meydana gelen çocuk da yoksul olur. Kişinin ailesi ne durumdaysa iyi veya kötü doğan çocuk da her halükarda doğduğu anda ailesi gibi yaşam sürdürmeye başlar.

Aç Aman Bilmez, Çocuk Zaman Bilmez:  

(Türk) Aç, yemek yeme ihtiyacı olan, yemesi gereken kimsedir. Bu insanın düşüncesi de karnını doyurmaktır. Onun bu isteği kimi özürlerle giderilip geçiştirilemez, böyle yapılmak istenirse kimi anlamsız ve aşırı davranışlara kaymasına neden olunur. Çocuklar da bir şey istediler mi hemen onun yerine getirilmesini isterler, beklemek nedir bilmezler.

Aç Anansa da Kaç:  

(Türk) Açlık mücadelesi zor olan bir durumdur. Aç olan insandan uzak durulmalıdır. Yoksa karnını doyurmak uğruna yanında bulunan insana hatta bir anne yanında bulunan yavrusuna bile zarar verebilir.

Aç Aslandan Tok Domuz Yeğdir:  

(Türk) Sadece soyluluk işe yaramaz. Para kazanan soysuz kişiler, para kazanamayan soylu kişilerden üstündür.

Aç At Yol Almaz, Aç Köpek Ava Gitmez:  

Kişi yanında çalıştırdığı kimselerden verim umuyorsa onları aç, yoksul ve sıkıntı içinde bırakmamalı, her yönden tatmin etmelidir. Aksi halde onlardan istediği verimi alamaz.

Aç Ayı Oynamaz:  

(Türk) Kendisinden iş beklenilen kimseden emeğinin karşılığı esirgenmemelidir; insan ya da hayvan olsun, çalışan mutlaka doyurulmalıdır. Eşanlamlısı:: Aç Bırakma Hırsız Edersin, Çok Söyleme Arsız Edersin

Aç Bırakma Hırsız Edersin, Çok Söyleme Arsız Edersin:  

(Türk) Yönetiminde bulunan, gözetiminde olan kimseleri maddî ve manevî yönden tatmin etmelisin. İnsanları bu yönlerden sıkıntıya düşürür, emeklerinin karşılığını vermez, kötü muameleye maruz bırakırsan yanlış yola saparlar; söz dinlemez olurlar, arsızlaşırlar. Eşanlamlısı:: Aç Ayı Oynamaz

Aç Dışarı, Çıplak İçeri Kaçar:  

(Türk) Acıkan insan açlığını geçirmek için çözü üretmeye çalışır. Evde yiyecek bulamadığı takdirde soluğu dışarıda alır ve o şekilde yiyecek aramaya başlar. Çıplak ise dışarı da üşür ve utanır kapalı bir yere kaçar. Bu durumda insanların o anki koşulları ne ise ona göre davranmaları gerekmektedir.

Aç Domuz Darıdan Çıkmaz:  

(Türk) Kötü olan kişiler acıktığı andan itibaren sadece karınlarını doyurmayı düşünürler. Fakat bunu normal bir şekilde değil sonunda kime veya neye zarar vereceğini gözüne kestirmeden düşünür. Birine kötülük yapacağı umurunda olmaz sadece yemek yemek ister.

Aç Doymam, Tok Acıkmam Sanır:  

(Türk) Uzun süre yokluk içinde olan aç insan elde ettiğinden çoğunu ister, tatmin olmaz, yetmeyeceği duygusunu taşır. Tok, yani varlıklı insan ise var olanla yetinir gibidir, elindekilerin bir gün gelip tükeneceğini düşünmez, yeni kazanç yollarına başvurmaz, dahası elindekileri bilinçsizce harcamaya devam eder.

Aç Elini Kora Sokar:  

(Türk) Aç ve yoksul insan, zorunlu ihtiyaçlarını gidermek için canı pahasına bile olsa her türlü tehlikeye atılmaktan çekinmez.

Aç Eşek Katırdan Tez Gider:  

(Azeri)

Aç Eşek Semerini de Yer:  

(Arap)

Aç Esner, Aşık Gerinir:  

(Türk) Her durum ve olay karşısında insanlar kendi yapılarına ve hayat tarzlarına göre davranırlar. Her insan nasıl birbirinden farklı yaratıldıysa da her duruma her kişinin aynı tepkileri vermesi beklenemez. Herkesin yaşamı birbirinden farklıdır. Bu nedenle insanlar o anki maddi ve manevi durumlarını göz önünde bulundurarak hareket ederler.

Aç Gezmekten Tok Ölmek Yeğdir:  

(Türk) Yemek yemek, açlığı gidermek insanların gündelik ihtiyaçları olduğundan dolayı aç yaşamanın bir tadı ve anlamı yoktur.

Aç Gözlüden Ayran İstesen, Paran Var mı, Der:  

(Kırgız)

Aç Gözünü, Açarlar Gözünü:  

(Türk) Uğraşılarında, giriştiğin işlerinde uyanık bulunup dikkatli olman gerekir; yoksa umulmadık, beklenmedik bir anda büyük zararlarla karşı karşıya kalabilirsin. Bu belâdan sonra aklın başına gelir ama iş işten geçmiş olur.

Aç İle Dost Olayım Diyen, Peşin Karnını Doyursun :  

(Türk) Arkadaşlık kuracağımız kişilerden kendi ihtiyaçlarımızı karşılamalarını beklememeliyiz. Yokluk içinde yaşayan biriyle dostluk kurulacaksa eğer kişi önce karnını doyurup ihtiyaçlarını karşılamalıdır. Bunun haricinde dostluk kurduğumuz yoksul kişiden bu ihtiyaçlarımızın karşılanması beklenemez. Bu kişilerin böyle bir olanağı maalesef mevcut değildir.

Aç İle Eceli Gelen Söyleşir:  

(Türk) Aç insanlar her zaman için tehlikeli kimseler olmuştur. Açlık insanın gözünü kör eder ve o insandan her türlü tehlikeli hareket beklenir. Aç kimse bu sıkıntısını gidermek için her türlü kötülüğü yapar ve gerekirse kendisine ters düşen ona güçlük çıkaran kişiyi öldürebilir.

Aç Karın Katık İstemez, Uyku Yastık İstemez :  

(Türk) Büyük sıkıntı içinde olan ve hayatları boyunca zorluk çeken insanlar, lüksün ve şatafatın peşinde koşmazlar. Bu insanların ihtiyaçları için ellerine geçen en ufak şey bile onları mutlu eder, biraz da olsa onları rahatlatır.

Aç Köpek Fırın Duvarını Deler:  

(Türk) Beslenmek yaşamanın temel kuralıdır.Tüm canlılar hayatlarını devam ettirmek için besin ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırlar, zorda kalan her canlı kendisinden beklenmedik davranışlar ortaya koyabilir.

Aç Koynunda Azık Durmaz:  

(Türk) Yeterli gelire sahip olmayan fakir, yoksul ve ihtiyaç sahibi kişiler her ne kadar isteselerde maddi birikim yapamazlar.

Aç Kurt Aslana Saldırır:  

(Türk) Temel ihtiyaçlarını gideremeyenler belli bir noktadan sonra korkaklıklarını kaybeder ve gözü hiç bir şey görmez.Bu nedenle ruhsal cesaretleri fiziki kuvvetinin önüne geçer.

Aç Kurt Bile Komşusunu Dalamaz:  

(Türk) Komşu hakkı çok yücedir. Komşuya hangi şartlarda olursa olsun, aç ya da zengin iyi davranılmalıdır. Çünkü toplumun dirlik ve düzenliği bir yönüyle buna bağlıdır.

Aç Kurt Yavrusunu Yer:  

(Türk) Açlığa dayanmak insan için çok güçtür. Nasıl kurdun gözü açken bir şey görmez yavrusunu yemeye kadar yeltenirse aynı şekilde insanın da gözü bir şey görmez sadece bu hissiyatını gidermeye odaklanır. En yakınındaki kişiye bile zararı dokunur aç bırakılan insanın.

Aç Ne Yemez, Tok Ne Demez:  

(Türk) Yoksul kişi ihtiyaç duyduğu şeyin en kötüsüne bile razı olur; iyisini, kötüsünü arayacak durumda değildir. Oysa varlıklı kişi için durum farklıdır, o her zaman daha iyisini ister, en güzel şeylerde bile bir kusur bulur, mırın kırın eder.

Aç Olan Aş, Tok Olan Aşk İster:  

(Kürt)

Aç Ölmez, Gözü Kararır; Susuz Ölmez, Benzi Sararır :  

(Türk) Yoksulluk insanı öldürmez. Ama yoksulluk insanı sıkıntıya ve üzüntüye sokarak o kişiyi yıpratır ve güç duruma sokar. Kişi bu durumdan dolayı stres altında kalır ve hayatı olumsuz etkilenir.

Aç Tavuk Kendini Buğday Ambarında Sanır:  

(Türk) Yoksulluk çeken, varlık yüzü görmeyen kişi sürekli ihtiyaç duyduğu şeylerin hasretini çeker; kendisini onları elde etme hayaline kaptırır, olmayacak düşler kurar.

Aç Tokun Yüzüne Bakmakla Doymaz:  

(Türk) İnsan ihtiyaç duyduğu, sürekli yokluğunu çektiği şeyleri varlıklı kimselerde görmekle onlara sahip olmuş sayılmaz. Tatmin olabilmek için onları gerçekten elde etmelidir.

Aç Yanından Kaç:  

(Türk) Tembellik ve kendi rahatlığına düşkünlüğünden dolayı yoksulluk çeken kimseyle arkadaşlık kurulmaz. Bu kimseler ihtiyaçlarını kendileriyle arkadaşlık eden kimseler vasıtasıyla karşılamak ister. Kendi menfaatleri ve çıkarları için gerekirse çevresindeki insanlara kötülük yaparlar.

Aça Dokuz Yorgan Örtmüşler, Yine Uyuyamamış:  

(Türk) Aç olan kimse, ne türlü rahatlık sağlanırsa sağlansın, dinlendirilemez; uyuyamaz.

Acar Tazı Çullu da Belli Olur, Çulsuz da:  

(Türk) Şu dünyada öyle insanlar var ki; ne giyindikleri elbiselere yakışıyorlar, ne de onları sığdırabilecek kadar güzel elbiseler var! İnsanlar nasıl gözükürlerse gözüksünler, erdemli olmak, itibar ve güven yaratmak tamamen kişilik ile alakalıdır. Bu sebeple bu gibi kişileri nerde ne şekilde olursa olsun tanırız, kolayca acar insan olduğunu anlarız.

Acele Bir Ağaçtır, Meyvesi Pişmanlık:  

(Türk) Telâşla, sabırsızca ve ivedilikle yapılan işler genellikle kötü sonuçlar doğurur; kişiyi pişmanlığın içine iter. Eşanlamlısı:: Acele İle Menzil Alınmaz Eşanlamlısı:: Acele İşe Şeytan Karışır

Acele Giden Ecele Gider:  

(Türk) Acele işe şeytanın karıştığı gibi, acele işlerimiz hep bizim dikkatimizi dağıtır, daha dağınık iş yapmamıza neden olur. Acele ile işimizi bitirelim derken başka bir yeri aceleden unuturuz, sonrasında büyük sorunlar yaşarız, mahçup oluruz. Bu yüzden hızlı olmamalı, araba kullanırken bile yavaş gitmeli, hızlı sürerek ecele gitmemeliyiz.

Acele İle Menzil Alınmaz:  

(Türk) Telâşlanıp ivmekle, sabırsız davranmakla daha çabuk sonuç alacağımız, başarı kazanacağımız sanılmamalıdır. Bilinmelidir ki her işin bir süresi vardır. Eşanlamlısı:: Acele Bir Ağaçtır, Meyvesi Pişmanlık Eşanlamlısı:: Acele İşe Şeytan Karışır

Acele İşe Şeytan Karışır:  

(Türk) Düşünüp taşınmadan, çabuk davranılarak yapılan işten iyi sonuç beklenmemelidir; o iş ya yanlış ya da bozuk olur. Zıtanlamlısı:: Erken kalkan Yol Alır, Er Evlenen Döl Alır Eşanlamlısı:: Acele Bir Ağaçtır, Meyvesi Pişmanlık Eşanlamlısı:: Acele İle Menzil Alınmaz

Acele İşin Sonucu Nedamet (Pişmanlıktır):  

(Türk) İnsan bir işte acele davranırsa muhakkak gözünden kaçırdığı bir şey olur. Bu da insanın hata yapmasına ve başarısızlığa uğramasına neden olur. Kişi yaptığı işin sonunda da bunu fark edince verdiği emeğe ve harcadığı zamana üzülür.

Acele Yürüyen Yolda Kalır:  

(Türk) Her zaman verilen görevleri layıkı ile sorunsuzca başarmamız gerekir. Eğer acele davranırsak yapacaklarımızın arasındaki bazı maddeleri geçeriz, sonra işimizi bitiremeden yarım bırakmış oluruz. Bir yola başlarken aceleci olmamalı, eğer olursak bir aksilik çıkıp iş yolunun yarısında kalacağımızı aklımızdan çıkartmamalıyız.

Aceleci Sinek Süte Düşer:  

(Türk) Yeteri kadar düşünüp taşınmadan, çabuk ve acele davranılarak yapılan işten pekiyi sonuç beklenmemelidir; o iş ya yanlıştır ya da bozuktur. Bunun sonucu olarak bu işi bize veren insanları hayal kırıklığına uğratabilir; kendimizden kötü anlamda ödün vermiş olabiliriz.

Acemi Katır Kapı Önünde Yük İndirir:  

(Türk) Bir işin yabancısı olan, bir işe alışmamış, beceriksiz ya da anlayışsız kişi, kendisinden beklenen işi eksik yapar ve istenildiği gibi yerine getiremez; daha başlangıç anında veya en önemli yerinde işi bırakıverir.

Acemi Marangozun Talaşı Tahtasından Çok Olur:  

(Türk) Acemi bir marangoz tahtayı istediği şekle getirmek için bir sağını, bir solunu yontar. Baktıki olmuyor yontmaya devam eder. Acemi istediğini yapana kadar çok zaman harcar. Usta biri olsa, neyi nasıl yapacağını daha iyi bileceği için daha kısa sürede istediğini gerçekleştirir. Bu nedenle bu atasözünde acemi olan kişinin yapacağı işte çok daha fazla sıkıntı çekeceğinden bahsedilmektedir.

Acemi Nalbant Gibi Kah (gerek) Nalına Vurur, Kah (gerek) Mıhına:  

(Türk) Bazı insanlar saftır, iyi niyetlidir. Fakat söylediği sözlerle yaptığı işler arasında tutarlılık yoktur. Bunu da genellikle bilmeyerek yapar, ancak insanların rahatsız olmasına neden olur. Bu gibi insanlardan uzak durulmalı, iyi niyet yüzünden kötü bir duruma düşülmemelidir.

Acemi Nalbant Kürt Eşeğinde Dener Kendini:  

(Türk) İşinde ustalığa erişmemiş deneyimsiz kimse, ilk denemelerini her zaman heder olmasına acınmayacak kendinin veya müşterisinin malzemeleri üzerinde yapar. Bu sebeple acemi ellere değerli eşyalarımızı bırakmamalı, onları daha tecrübeli bilir insanlara emanet etmeliyiz.

Acemi Nalbant Mesleği Gavur Eşeğinde Öğrenirmiş:  

(Türk) Mesleğini iyi öğrenememiş kimseler, müşterilerinin eşyalarına ve mallarına acımadan ve zalimce davranarak bu işi öğrenmeye çalışırlar. Daha nazik ve kibar olamamalarının sebebi, bu işi bilmemelerinden kaynaklanır. Bu yüzden hiçbir durumda değerli ihtiyaçlarımızı acemi insanlara bırakmamalı, onlara emanet dahi etmemeliyiz.

Acı (kötü) Söz İnsanı (adamı) Dininden (çıkarır), Tatlı Söz (dil) Yılanı Deliğinden (ininden) Çıkarır:  

(Türk) Onur kırıcı, sert, kötü sözler insanı öfkelendirir; sabrını taşırır, çileden çıkarır, hoş olmayan davranışlara sürükler. Bunun aksine yumuşak, tatlı, hoş sözler de öfkeli, geçimsiz, saldırgan insanları yatıştırabilir; zarar vermelerinin önüne geçip onları doğru yola sokabilir.

Acı Acıyı Bastırır (Keser), Su Sancıyı:  

(Türk) Çivinin çiviyi sökmesi gibi bir güçlüğü yenebilmek için başka bir güçlük ile ona karşı koymak gerekir. Bir acıyı bastırıp unutabilmek için ise başka bir acı yaşamak gerekir. Çoğu zaman iyi şeyler yapmak için yaşayan nezih ve erdemli insanlar bu iyi şeylerin menevi rahatlığını farklı iyi şeyler yaparak unuturlar. Dünya halindeki tüm yaşantıların hazlarını aynı şekilde yaşanacak başka bir durum düzeltebilir.

Acı Acıyı Keser, Su Sancıyı:  

(Türk) Çivinin çiviyi sökmesi gibi bir güçlüğü yenebilmek için başka bir güçlük ile ona karşı koymak gerekir. Bir acıyı bastırıp unutabilmek için ise başka bir acı yaşamak gerekir. Çoğu zaman iyi şeyler yapmak için yaşayan nezih ve erdemli insanlar bu iyi şeylerin menevi rahatlığını farklı iyi şeyler yaparak unuturlar. Dünya halindeki tüm yaşantıların hazlarını aynı şekilde yaşanacak başka bir durum düzeltebilir.

Acı Patlıcanı Kırağı Çalmaz:  

(Türk) Kötü durumda olan bir kimseyi, ortaya çıkacak yeni kötü durumlar etkilemez; pek çok zorluğa katlanabilir; çünkü o, böylesi kötü durumlara alışmıştır. Ayrıca, işe yaramayacak hâle gelmiş kimseler de, tutar bir yanları olmadığı için felâketlerden çekinmezler. Eşanlamlısı:: Yaşın Yanında Kuruda Yanar

Açık Ağız Aç Kalmaz:  

(Türk) Çalışan, didinen, ne istediğini bilen, bıkmadan usanmadan bunu dile getiren kişi geçim yolunu bulur; muhtaç duruma düşmez, aç kalmaz.

Açık Yaraya Kurt Düşmez:  

(Türk) 1-Dürüst davranan ve gizli saklısı olmayan insanlar ilerleleyen zamanda geçmişiyle ilgili sıkıntı yaşayacak bir olayla karşılaşmazlar. 2-Sakınılan,üzerine çok düşülen şeyler daha çok kazaya ve zarara uğrar.

Açık Yaraya Tuz Ekilmez:  

(Türk) Acısı ve derdi taze olan bir kimsenin üzüntüsünü artıracak söz ve davranışlardan kaçınmak gereklidir.

Acıkan Doymam (sanır), Susayan Kanmam Sanır:  

(Türk) Uzun süre bir şeyin yokluğunu çekip ona ihtiyaç duyan kimse, o şeyden ne kadar çok elde ederse etsin tatmin olmaz; kendisine yetmeyeceği duygusu içinde bulunur. Eşanlamlısı:: Acıkmış Kudurmuştan Beterdir

Acıkan Ne Olsa Yer, Acıyan Ne Olsa Söyler:  

(Türk) Geçim sıkıntısı içinde bulunan kişiler ve toplumlar, ne türlü bir geçim yolu bulursa onu yaparlar. Bunun iyi yada kötü olmasını düşünmeden her yola başvururlar. Canı yanan kişiler de sonunu düşünmeden ağzına geleni söylerler. Bu durum onları çıkmaza soksa bile bunu düşünecek bir ortam bulamadan konuşmuş, söyleyeceklerini söylemiş olurlar.

Acıkan Yanağından, Susayan Dudağından Belli Olur:  

(Türk) Bir insanın ne durumda olduğu yüzünden anlaşılır anlamında kullanılan bir atasözüdür. Kişinin bulunduğu haleti ruhiyesi yüzüne akseder.

Acıklı (dertli) Başta Akıl Olmaz:  

(Türk) Başına bir dert, bir musibet olan kimsenin yaptıklarında mantık ve tutarlılık aranmamalıdır. Çekilen acılar insanın muhakemesini etkiler, yanlış karar vermesine sebep olur.

Acıkmayan İnsan Ekmeğin Ne Olduğunu Bilmez:  

(Yunan)

Acıkmış Kudurmuştan Beterdir:  

(Türk) Bir şeyden uzun süre yoksun kalan kimse, onu gördüğü anda ele geçirmek ister; kendinden geçercesine ona saldırır, sanki kudurmuş gibidir, gözü hiçbir şeyi görmez, tek düşündüğü uzun süre yokluğunu çektiği o nesnedir. Eşanlamlısı:: Acıkan Doymam (sanır), Susayan Kanmam Sanır

Açılan Solar, Ağlayan Güler:  

(Türk) Hayatta hemen her şey bir değişimin içindedir, olduğu gibi kalmayıp tersine dönebilir, güzel çirkinleşebilir; mutsuz mutlu, yoksul da zengin olabilir.

Açın Gözü Ekmek Teknesindedir:  

(Türk) İnsanın tek amacı, öncelikle kendisi için gerekli, yaşaması için zorunlu olan, yokluğunu çektiği şeyi elde etmektir. Eşanlamlısı:: Açın Karnı Doyar, Gözü Doymaz

Açın İmanı Olmaz:  

(Türk) 1-İnsanın ruhundan önce bedeninin tok olması gerekir. Karnı aç olan insan herhangi bir iş yapamaz dolayısıyla canlılığın kuralı olan beslenme öncelikli ihtiyaçtır. 2- Herhangi bir ihtiyacı olan bazı kişiler bu ihtiyaçlarını karşılamak için kuralları hiçe sayabilirler.

Açın İmanı Olmaz, Tokun (Şüphesi) gümanı:  

(Azeri)

Açın Karnı Doyar, Gözü Doymaz:  

(Türk) 1- Bir şeyin uzun süren yokluğu açlık ve doyumsuzluk duygusuna iter insanı; bu insan hiç doymamış, aç kalacakmış gibi davranır; gözü nesnelerde kalır, o nesneleri kaybedecek sanısına kapılır. 2- İhtiraslı kişi elindekiyle yetinmez, daha fazlasını ister. Eşanlamlısı:: Açın Gözü Ekmek Teknesindedir